Ana içeriğe atla

İYİ BİR BERLİNER OLMAK İÇİN 20 İPUCU

İYİ BİR BERLİNER OLMAK İÇİN 20 İPUCU
1-Berlin gezimize başladığımıza göre, önce ‘’Ampelmann’’la tanışmanız gerekiyor. Kendileri trafik ışıklarının simgesi ve bir zamanlar ikiye bölünmüş Berlin’in doğu yakasında olduğunuzu anlıyorsunuz. Kırmızı ve yeşil adamı ben çok sevimli buldum.Sizde aynı hissiyata sahip olursanız Ampelmann hediyelik eşyalarının satıldığı mağazalardan hatıra magnet, tişört vb. alabilirsiniz.

2-Berlin Duvarı yıkılsa da geçtiği yerler boyunca  hat çizilip, işaretlenmiş. İzleri takip ederek duvarı hayal et...!  Doğu ve Batı arasında geçiş yap, ama o yıllarda ne acılara yol açtığını da unutma…!
3-Alexanderplatz, Potsdamerplatz, Mitte, Unter den Linden, Reichtag, Charlettenburg Strasse gibi cadde ve meydan isimlerini öğren...! Zira gezip göreceğiniz yerler buraları. Hatta kısaltmaları da öğrenin ki arkadaşlarınıza hava atabilesiniz:) Potsdam, Görli, Kotti, Ku-damm, Alex gibi…

4-İyi bir Berliner olmak için ‘’curry wurst’’ün  tadını bilmeniz gerekiyor. Değişik et türlerinden yapılan sosisler içinde en garanti  ''ostrich'' olanı, zira kendileri devekuşu oluyor. Dilimlenmiş ve soslu servis ediliyor. Birde ‘’brat wurst’’ var ki, oda ekmek içinde bütün geliyor.

5-Bir diğer bilmeniz gereken de ‘’Biergarten’’kültürü. Berlin de neredeyse herkes buralarda bira içiyor. Alkollü, alkolsüz,’’sprite’’lı, meyveli sayamayacağınız kadar çok bira seçeneği mevcut. Şaka yapmıyorum sudan ucuz.
6-‘’Hofbrau’’ Alman Mutfağı mutlaka denenmeli. Şinitzel ve patates salatası yanına kafana göre bir içecek söyleyip garsonların ve Alman şarkıları söyleyen grubun yerel kıyafetlerini incele, şarkılara eşlik et... Restoranın bir köşesinde yerel kıyafet satan mağaza da var.    Karl-Liebknecht-Str 30

Yine’’Augustiner Gendarmenmarkt’’da Alman Mutfağı açısından denenebilir. Otelimize yakın olduğu için tesadüfen görüp girdik.    Charlotttenstrasse 56.
Her iki yerel restoran da Münih’li yani Bavyera Mutfağı. Hofbrau 1897, Augustiner 1328 de kurulmuş.
 7-Bizde sokak simidi neyse, Almanlarda ki karşılığı ‘’Pretzel’’in tadına bak. Tuzlu, sade, çekirdek kaplı olanları var. Sokak satıcılarında 1 Euro
8-Fassbender & Rausch’dan çikolata al. Burası aynı zamanda bir çikolata müzesi. Berlin’in simge yapılarının çikolata halini burada görebilir, isterseniz kafe şeklinde düzenlenmiş üst katta da bir yorgunluk molası verebilirsiniz. Benim gibi şaşırıp Fassbender aramaya da kalkmayın, kapıda sadece Rausch yazıyor. Berlin’in simgesi ayı şeklindeki çikolatalar, iyi bir hediye seçeneği olabilir. Charlottenstrasse 60
9-Eğer otelinizde kahvaltı yoksa, Steinecke Café’ler iyibir secenek olabilir. Pretzel, omlet, çeşitli sandviç ve tatlı seçenekleri mevcut. Haşlanmış yumurta kabuklarının parlaklığı sizi şaşırtabilir. Alman ahali evde yada parkta kahvaltı için ekmek, sandviç gibi alış-verişlerini buradan yapıyor. Haus of Wonders’da kahvaltı için çok önerilen yerlerden ama bence otelde kahvaltı yapmak zaman kaybını önlüyor. Kafe demişken Almanya’nın Starbuks’ı ‘’Einsteın Café’’de, neredeyse her cadde de karşınıza çıkıyor.

10-Zeit Für Brot da mutlaka ‘’schnekken’’ pasta yemelisiniz. Almanlar, hatta Berlin’e gelen tüm turistler, bir ritüel halinde burayı ziyaret ediyor. Pasta dediğime bakmayın, bildiğiniz içine değişik malzeme konularak yapılan rulo çörek. Bence en güzeli, klasik tarçınlı olanı. Siz eksik mi kalacaksınız, biriniz sıraya girerken, diğerleri boş masa baksın. Camekanlı mutfakta hamur yoğuran çalışanları da izleyebileceğiniz Zeit Für Brot’un ekmekleri de çok güzel, memlekete taşınıp, birkaç gün daha Alman keyfi yaşanılası…!!!
Alte Schönhauser Strasse 58
11-Vaktiniz bolsa şehrin en popüler parkı olan Tiergarten’de yürüyüş yap. Berlin’de orman havası solu, ortasındaki zafer sütununu keşfet, manzara için tepesine çık. Yapamasan da üzülme, Berlin’de manzara izleyebileceğin bir çok nokta var.

12-Dedim ya Berlin düz bir şehir, bisikletle keşfe çık. Günlük 12 Euroya bir çok noktadan, hatta otelinizden kiralayabilirsiniz. Ama yaya isen asla bisiklet yolunu işgal etme…!!!

13-‘’Block Haus’’da steak yemeden olmaz. 1968 yılında Hamburg’da açılan bu et restoranının Berlin’de de birçok şubesi var. Biz Ribeye ve rumpsteak tercihlerimizden çok memnun kaldık. İçecek ve salatayla beraber kişi başı 30 Euro gibi düşünün. Etin yanında tabakta garnitür olarak sunulan sarımsaklı ekmek ve kumpir şeklindeki patates de mükemmeldi. Diğer şubelerini bilmiyorum ama Friedrichstrasse 100 deki restoranın ambiansı hoş ve akşam yemeği için de tercih edilebilir.
14-Neredeyse her sokakta bulunan  Berlin’in sembolü ayı ile resim çektir.
15-Trabi denen Doğu Almanya arabalarıyla Berlin turu yap. 75 dakikalık tur 49 Euro.

16-Potsdamer Platz’da bulunan Sony Center Meydanı, tepedeki dev çelik konstrüksiyonlu gölgelikleriyle, sanki değirmenini Prusya Kralı II. Friedrich’e satmayan ''değirmenciye'' selam çakıyor. (1917 yılında Berlin’de bir kutlamaya katılan Osmanlı heyetine; değirmenci ve hukuk fakültelerinin duvarlarına konu olan’’Berlin’de hakimler var’’ sözü anlatılınca, içlerinden genç bir Osmanlı Subayı davetten ayrılarak, adaletin simgesi olan değirmeni ve yanındaki sarayı görmeye Potsdam’a gider. İşte bu genç subay, ülkemizin kurucusu MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ten başkası değildir) Burası ve yan tarafındaki ''Mall of Berlin'',  alışveriş de yapabileceğiniz bir yeme-içme ve buluşma noktası. Biz de buradaki Alex Café’de mola verdik.
17- Berlin’e gelmişken kültür sanat etkinliklerinden mahrum kalmayın. Bu sefer süremiz kısıtlıydı ama ilk ziyaretimizde dünyaca ünlü ‘’Catz’’ müzikalini ve Berlin Filarmoni Orkestrası’nı da izlemek kısmet oldu. Yine Berlin Konzerthaus’da iyi bir seçenek olabilir. Artık gelmeden Web sitesi üzerinden biletleri almak mümkün.
18-İlk gezimizde çok beğendiğim Ka-De-We alış-veriş merkezi de mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Burası tarihi bina içinde ’’department store’’ da denilen çok katlı mağaza ve içinde neredeyse aklınıza gelecek her şey bulunuyor. Üst katında yemek yiyebilir, marketinden alışveriş yapabilirsiniz. Ama maalesef pazar günü kapalı ;( KaDeWe’de alışveriş yapmadıysanız, Berlin gezisi eksiktir. Üçüncü bir Berlin gezisi aklımın bir köşesinde hep olacak :))
19-Berlin’de Türkler nerede mi yaşıyor? Krauzberg’de… Çok merak ediyorsan sokaklarında dolaş, küçük İstanbul gibi. Her sokakta bir dönerci, ama bizim usulde bir Alman lezzetine dönüşmüş . Tavuk dönerin kızartılmış sebzeler, peynir ve soslarla dürüm yapılmış halini ayranla beraber 5 Euro civarında yiyebilirsiniz.

20-Efendiim son olarak, Berlin’de su isteyip de her zaman içtiğin normal suyu alabileceğini düşünme...! Su istemek için özel çalışma yapmanız, efor sarf etmeniz gerekiyor. Satıcının az gazlı, çok gazlı, o mu, bu mu sorularına hazırlıklı olun. İlk gidişimde normal su diye tepindiğimi hatırlıyorum, ama marketten bile etketlerini okuduğum halde soda almışım :( İlaçlarınızı maden suyuyla içmek istemiyorsanız, bu konuya ehemmiyet verin derim :)



Bu blogdaki popüler yayınlar

Rumeli Kavağı'nda Balıkçı Kahraman

Şubat, mart aylarında soğuk sularda yağlanıp, iyice lezzetlenen kalkanlar sonunda balık tezgahlarını şenlendirdi. İstanbul’da en güzel kalkanı yiyebileceğiniz adreslerden biri, belki de birincisi Balıkçı Kahraman…Vedat Milor pirimizin dediği gibi, kalkanı bütün şekilde tandır yaparak pişiren balıkçılar için, İspanya’nın Bask bölgesine gitmenize gerek yok, Kahraman hemen yanı başınızda, Sarıyer, Rumeli Kavağı’nda… Kahraman işin mutfağında piştikten sonra1996 yılında açtığı bu yerde, kendisi gibi tüm çalışanları da Trabzonlu. Aile gelenekleriyle, dededen ve babadan öğrendiği yöntemlerle, deniz ürünlerini muhteşem pişirerek bizlerle paylaşıyor! Nisan başı bizde aile ritüelimizi gerçekleştirmek üzere Kahraman’dayız. Masaya gelen her şey çok lezzetli, soğanlı domates salatası tam da hatırladığımız gibi, yedikçe yiyesiniz geliyor. Lüks diyebileceğimiz restoranlarda yediğimiz dondurulmuş kalamarlardan sonra, burada hem tavasını, hem de ızgarasını yemek ayrı bir keyif. Yine balık

Mükellef Karaköy: Sarımsaksız Meyhane Konsepti

Mükellef Karaköy, ünlü TV şefi Arda Türkmen'in Karaköy'deki meyhane konseptli restoranı. Restoran bir otelin en üst katında konumlanmış, tahmin edebileceğiniz üzere çok güzel bir tarihi yarımada ve boğaz manzarasına sahip. Zevkli bir şekilde döşenmiş, ışıklandırma yeterli, çoğunluğu bembeyaz masa örtüleriyle kaplı masalarda oturma düzeni sıkışık da olsa rahat, ferah bir mekan. Ancak mekan ile ilgili iç mimarın hak ettiği bu övgüleri ne yazık ki aşçıya yönlendiremeyeceğim. Arda Türkmen bir şekilde meyhane mezelerini sarımsaksız yapmanın iyi bir fikir olduğuna inanmış. Yediğimiz her şeyin tadında bir eksiklik, bir ruhsuzluk var acaba nedir diye düşünürken, en önemli sebep olarak bunu saptadım. Belki karşısındakine kokma endişesiyle sosyal bir akşam yemeği deneyimlemek isteyen gruplar için iyi bir seçenek olabilir ama bana sorarsanız hem konsepti meyhane yapıp hem bu endişeyle hareket etmek oldukça saçma ve yersiz. Mekanda gerçekten mezeden çok rakı çeşidi var. Aklınıza g

İskoç Viskisi: Anlıyormuş Gibi Yapmak için Bilmeniz Gerekenler

Yakın zamanda üniversitemin mezunlar derneğinden sertifikalı viski tadım kursu konulu bir e-posta aldım. Konuya ilgi olduğunu varsayıp İskoç viskisi ile ilgili teorik değil ama 3.5 senedir Birleşik Krallık'ta Edinburgh isimli İskoç Pub'una 200m uzaklıkta yaşamanın ve Edinburgh ziyaretlerimin sonucunda edindiğim pratik bilgileri paylaşmaya karar verdim. Bu yazının sonunda ne yazık ki size sertifika vaad edemiyorum ancak anlıyormuş gibi yapmanızı sağlayacak bir takım temel bilgileri vaad ediyorum.  Single Malt İskoç viskisi genellikle tek bir malt'tan (genellikle arpa maltı) ve tek bir damıtım evinde (distillery) üretilmiştir. Harmanlanmış (blended) İskoç viskileri (Ballantine's, Bell's, Chivas Regal, Famous Grouse, Teacher's gibi) içimi daha kolay olduğu için dünyada daha popüler olsa da Single Malt'lar Scotch Whisky (İskoç viskisi whisky diye yazılır, whiskey öteki viskiler için kullanılır) denilince ilk akla gelenlerdir. Single Malt'ların rengi