Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bodrum’da Büyülü Bir Akşam Yemeği: Kocadon Restoran

Aklımın bir köşesinde, yolum Bodrum'a düştüğünde, mutlaka Kocadon Restoranda  yemek yemek hep vardı. En nihayetinde bu yaz gerçekleştirebilme fırsatı buldum. Güzel ambians, şık sunumlarla tattığımız muhteşem lezzetler ve de işinin ehli, güler yüzlü, ilgili garsonlar..... Açıkçası bu güzelliklerden  mahrum kaldığım yıllar için çok üzüldüm. Bu sezon sonunda kapılarını kapatabileceklerini duyunca bu üzüntüm daha da katlandı. Oysa şık bir akşam yemeği için bile İstanbul’dan kalkıp  bir hafta sonu kaçamağı için Bodruma gitmek çok kolay. Eloğlu Avrupa’nın bir köyünde 3-5 masalık bir yer açıyor, yemek yiyebilmek için aylar öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor ve bu şefler el üstünde tutuluyor. Bizde ise nedense kıymet bilinmiyor. Fastfoodlar, zincir restoranlar revaçta. Ünlü restoranlarda ortalama lezzetlere öyle cok paralar ödüyoruz ki...! Burada ise karşılığını buluyorsunuz, emin olun... Üstelik, makul fiyata açık büfe zeytinyağlılar ve balık da var, daha ne olsun... Lütfen

Duble Meze Bar: Güzel Manzara, Şahane Servis, Lezzetli Meze

Duble Meze Pera'da Palazza Donizetti Otel'in en üst katında açılmış, nispeten yeni bir mekan. Adı üstünde mezeleri konusunda iddialı, manzara konusunda da iyi bir yere konumlanmış. Öncelikle rezervasyondan bahsedeyim. O konuda çok hassaslar, lakin ben de çok hassasım. Arkadaşımın doğum günü olması sebebi ile rezervasyon için kendileri ile 2 hafta önceden iletişime geçtim ve cam kenarı bir masa istedim. Bana "tamam" dediler. Gün içinde rezervasyon onayı için aradıklarında ise, "cam kenarındayız değil mi?" dedim, "merak etmeyin sizi rahat ettireceğiz" dediklerinde bir sorun olduğunu anladım. Bu arada aman dikkat edin tanımadığınız numara diye açmazsanız ya da iş yerinde telefonunuza bakmazsanız, gününde onaylamadığınız takdirde saat 3'te rezervasyonunuzu iptal ediyorlar, akşam açıkta kalabilirsiniz. Tahmin ettiğim üzere, akşam cam kenarına 6-8 kişilik grupları oturtup bizi içeriye atmışlardı. "Aman Ali Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın&

At Kılı Masaj Eldiveni

Diyet, spor kilo verme telaşı esnasında motivasyonumu yitirip yemeğe saldırdığım anların sayısı aylık bazda bir elin parmaklarını geçiyor... En iyisi yeni tartı alayım çare tartı diye düşünüp tartı fiyatlarını 200-300 TL'lerde görünce, ihtiyacım olan harcamanın bu olmadığına karar verdim. Eda Taşpınar'ın taş bacaklarını borçlu olduğunu iddia ettiği ve hatta kendi ürününü çıkardığı at fırçaları malum.. Kulağıma çalınmış, varlığının bilincindeyim ancak bacaklarımı 40 gün  de fırçalasam bir Eda Taşpınar bacağı olmayacağının da bilincindeyim. Bu yüzden at kıllarının coşkusuna hiç kapılmamıştım. Ta ki, son kilo verme çabalarının düşürdüğü motivasyonum ile tartı/baskül fiyatlarının durumunu farkedene kadar. İmdadıma macrocenterda asılı at kılı masaj eldivenleri yetişti. İşte bahsettiğim at kılı masaj eldiveni İnsan bekliyor ki içinde bir açıklama olsun: aman şöyle masaj yapın böyle yapın yer çekimine karşı kalbe doğru vesaire diye ama yazan tek şey aynı bölgeye maksimum 3

Ev Sıcaklığında: Sahrap Pera

Ev Sıcaklığında Sahrap Pera Sahrap Soysal'ı en çok da ekranlarda Anadolu yemeklerini heyecanla, güle oynaya, içine sevgi katarak yapılan yemeklerin lezzetli olduğunu anlattığı yemek programlarıyla tanıdık. Bir çoğumuz kitaplarını aldı, kimimiz de gazetelerde verdiği tarifleri kesip biriktirdi. Babasının mesleği dolayısıyla Anadolu’yu gezip kültürüyle yoğrulan Sahrap, bu toprağın lezzetlerini kitaplarına, yemek programlarına taşısa da en nihayetinde Pera/Asmalı mescit’te bu  bilgi, birikim ve emeğini bizlerle de paylaşıyor. Zevkli dekorasyona eşlik eden keten masa örtüleriyle şık bir mekan olan Sahrap Pera da, menü tamamen kendi tariflerinden oluşturulmuş. Sanki Sahrap Soysal'ın evine misafirliğe gitmişsiniz gibi sizi öperek karşılıyor, masanızda oturup, sohbet ediyor. Menüyle de sınırlı kalmıyorsunuz, Sahrap hanım kendi elleriyle yaptığı nefis sironu masaları dolaşarak ikram edebiliyor (kendimi annemin sironunu yiyormuş gibi hissedip, kendimden geçiyorum), ikramlar

Hafta sonu kaçamağı: Helsinki

 Türk Hava Yolları ile 3,5 saatlik bir ucuşla Finlandiya’nın başkenti Helsinki’ye ulaşmak oldukça kolay! Bir hafta sonunuzu bu güzel liman kentine ayırarak bu kadar sarışın renkli gözlü insanlarla birarada olmak inanın çok keyifli… Helsinki’ye vardığımızda Aralık ayı olması nedeniyle buz gibi bir hava beklerken (İstanbul'da kar yağışı nedeniyle havaalanına zor ulaştık) sıcaklık 0-1 derece arasında İstanbul’a nazaran daha yumuşak bir havayla karşılaştık. Yüksek enlemlerde olması sebebiyle sert bir iklime sahip olsa da, güneydoğu rüzgarlarının yumuşatıcı etkileri nedeniyle çok üşümedik. Yürüyerek merkezini rahatça gezebileceğiniz geniş caddeleri olan düzenli bir şehir Helsinki. Başkanlık sarayı, Tsarina taşı, Uspenski Katedrali, Tempelliakiu kilisesi gezilecek yerler arasında. Yine ülkenin bağımsızlığında müziğiyle çok etkili olan Sibellius anısına yapılan anıtı ve Helsinki’nin yeninden doğuşunu tasvir etmesi düşünülen ancak başlarda oldukça eleştireye neden olan nü kadın he

Sıdıka Mezeleri: Mutluluğun Resmi

Akaretlerin değişen çehresiyle beraber açılan işyerlerinde çalışan beyaz yakalıların, kaliteli öğle yemeği arayışları yıllardır sürmekte... Bu arayışa haftanın yalnızca bir günü de olsa hakkıyla cevap veren bir yer var: SIDIKA Her cuma lezzetli mi lezzetli balık çorbası, asma yaprağında levrek, salata ve meyveyi afiyetle bir içecek ile birlikte uygun fiyatlara Sıdıka'da yiyebilirsiniz. Yok ben alkolsüz balık hayal bile edemiyorum derseniz, o da sorun değil ama artık durumu patronunuza izah edersiniz :) malum İspanya'da yaşamıyoruz. Hazır gitmişken vaktiniz de bolsa öğlen fix menüyle sınırlı kalmayın.  Sıdıka aslında bir meze restoranı. Klasik bugün ne yesem de geçiştirsem diye düşünülen öğle vakti sıkıcı yemeklerini telde karides, ahtapot ızgara, adlarını  nedense bir türlü aklımda tutamadığım ege otları tabağı, nefis lakerda, girit ezme, daha birçok meze ve de finalde mutluluğun resmi, abidin tatlısıyla ziyafete dönüştürebilirsiniz. En güzeli ise Sıdıka’yı bir akşam z

Otantik ama pek Datsız: Datlı Maya

Malum kahvaltı sever bir milletiz, yok boğaz manzaralı yok organik, köy, Van, continental,özgün kahvaltı deyip, İstanbul kazan biz kepçe misali iyi bir kahvaltının pesine düşüyorum. Vedat Milor pirimizde onaylayınca Datlı Maya’da kahvaltı kaçınılmaz oldu. Efendim galiba hikayesi olan yerleri seviyoruz. Datlı Maya, Firuzağa mahallesinin 80 yıllık ekmek fırını. Sahibi yaşlanınca bu yükü kaldıramıyor ve kapısına kilidi vuruyor. Yatırımcılarımızda Anadolu lezzetlerini organik ürünlerle burada yaşatmak için yaşlı amcamızı ikna ediyorlar ve fırını hayata döndürüyorlar. Dekorasyon, kimine göre otantik, kimine göre fazla bir yatırım yapılmamış olarak nitelendirilebilir. Fırının olduğu kısımdan geçip orta kattaki açık mutfak bölümünden de yarım kat yukarı çıkınca 5 masalık küçük bir yer ile karşılaşıyorsunuz. Neyse ki yer bulduk 2 kişilik ev kahvaltısı siparişi verdik, sonrasında asırlık semaverden çayımızı kendimizin alabileceğimizi söyleyip, çatal kaşıkların yerini gösterdiler. Gayet