Bazen orada mı burada mı yesem diye karar
veremediğim durumlarda, vaktim de bolsa''tek geçerim'' dediğim yer kesinlikle’’BEYTİ’dir ve hiç
üşenmeden Florya yollarına revan olurum.
Ülkemizin
belki birkaç tane daha markası için de söyleyebileceğim gurur duygusu ve
mutluluğu, daha kapıdan içeri girerken hissederim. Kapıyı size açan, güleryüzle
karşılayan 90 yaşında hala işinin başında dimdik ayakta durup yüzünde emeğin, başarının ve bu
restorana adanmış bir hayatın haklı gururunu taşıyan Beyti Güler, oğlu ya da
yaşından emektar olduğunu anladığınız restoran müdürlerinden biri olabilir. Eğer
müdavimiyseniz çalışanların Beyti Bey’in evlatları gibi olduğunu, onun
tedrisatından geçtiğini ve o geleneksel havaya yakışır hizmet ve servisi hep
alacağınızı bilirsiniz. Bu nedenle de aile, arkadaş hatta yurtdışı
misafirlerinizi ağırlayabileceğiniz bir ''fine dining'' restorandır. Evet lüksdür evet pahalıdır ama görgüsüz bir ihtişam değildir. Aksine geçmişten geleceğe
uzanan bir gelenek, rafine bir zevkin sıcaklığıdır sizi saran...
Evet burası bir et restoranıdır ve Beyti Kebaba adını veren Beyti Bey’in özel reçeteleriyle hazırlanıp dinlendirilen, kömür ateşinde pişen et sizi hiç yanıltmaz. Aynı zamanda su böreğinden, imambayıldıya uzanan muhteşem bir Türk mutfağıdır da...Baklava, ayva, incir, kabak tatlıları, künefe ve ekmek kadayıfı nasıl görmezden gelinir bilmem ki bu tatları asla es geçmeyin derim...!
Ağzımızı sulandıran salatalık turşusu, mini
peksimet ve tereyağ, sıcak ekmekle kuver olarak önden gelir her zaman. Bunlar
bile yeter ama gelmişken su böreği ve birkaç zeytinyağlı tatmamak da eksiklik olur. Yine de fazla abartmayın derim ki ana yemeğe yer kalsın.
Biz bu sefer kuzu kol tercih
ediyoruz. Yanında mutlaka mis gibi kokan tereyağlı pilav ve ıspanak sotesiyle
servis edilir tüm etler. Böylesi Vedat Milor deyimiyle İspanya’nın Bask bölgesinde bulunur ki bende İspanya
gezimizde kocaman meşe odunlarının yandığı fırında pişen kuzuyu deneyimleme
fırsatı bulmuştum. Ama ben Michelin Yıldızımı ''Beyti'’ye veriyorum. Tatlı olarak
da masamızın tercihi cevizli incir tatlısı ve künefe oluyor ki manda kaymağıyla
damağınızda zirve yapacak garantisini veriyorum, benden söylemesi...:)
Beyti Güler Bey’i göremeyince endişeyle
masamızla ilgilenen garsonumuza soruyorum ki kendisinin üst katta bir dinlenme
odası varmış. Öğle servisinden sonra orada dinlenir, akşam yemeği için
tekrar gelip masaları dolaşırmış. Sağlığı da iyiymiş, derken kapıda özenli
takım elbisesi, zarif tebessümüyle aydınlanmış güler yüzü ve nezaketiyle
masaları dolaşıp hoşgeldin diyen duayenimizi görüyoruz.
Kendisine teşekkürlerimizi ve sağlığı için
dualarımızı iletip ayrılıyoruz. Bir sonraki buluşma ne zaman olur bilinmez, ama
özlemle bekleyeceğimizi biliyoruz....