RÖNESANS'IN BAŞKENTİ: FLORANSA
RÖNESANS'IN BAŞKENTİ: FLORANSA
Antik döneme dayanan tarihi, görkemli sanat ve mimari yapılarıyla tüm dünyanın ilgisini çekerek önemli bir turizm destinasyonu olan Floransa, bağları ve doğal güzelliğiyle ünlü '’Toskana’’nın başkenti olduğu kadar bilim, sanat ve aydınlanmanın da başkentidir...!!!
İtalyanların Firenze, Avrupalıların
Fiorentina, bizim de Floransa diye bildiğimiz şehir, içerisinden geçen ‘’Arno
Nehri’’nin çevresinde kurulmuş ve kısa bir dönem İtalya Krallığı’na da
başkentlik yapmış.
Vatikan’ın baskıcı tutumuna ve Engizisyon
Mahkemelerine karşı, sanatçıların silahla değil, kalem ve fırça ile
yaptıkları başkaldırının yani ‘’Rönesans’’ın da doğum yeri...
Floransa’yı anlatıyorsak 14. ve 17. Yüzyıl’lar
arasında 400 yıl hükümranlık süren ünlü ‘’MEDİCİ’’ Ailesi’nden bahsetmeden
geçemeyiz. Aileden 3 Papa, çok sayıda Floransa hükümdarı ve Fransa kraliyet
mensupları yetişmiş. Tıp ve eczacılık kökenli oldukları, ticaret ve bankacılık
yaparak zenginleştikleri bilinir. Dönemin ünlü sanatçı ve bilim adamlarını
koruma altına alıp Rönesans’a kapı açmışlar.
Özellikle Cosimo Medici (1389-1464) ve Lorenzo
Medici (1449-1492) zamanında Floransa altın çağını yaşamış.
Leonardo Da Vinci, Michelangelo, Dante gibi
birçok ünlü sanatçıya ev sahipliği yapan ve UNESCO dünya tarih mirası
listesinde yer alan Floransa’yı görme
isteğim hep olsa da ünlü ‘’İNFERNO’’ (Cehennem) filmi, bu seyahate öncelik vermemize yol açtı.
Siz de izlediyseniz eğer, Tom Hanks gibi
Floransa’nın ortaçağdan kalma sokaklarında hep birlikte ışığın peşinden koşmaya
başlayalım...
SİGNORİA MEYDANI: ‘’Piazza Della
Signoria’’ ortaçağdan bu yana şehrin en önemli meydanı. İsmini burada bulunan
eski saray yani ‘’Palazzo
Vecchio’’ olarak bilinen ‘’Palazzo della
Signoria’’dan alır. Signoria meydanı adeta açıkhava müzesi gibi. Şüphesiz meydanın en ilgi çekici eseri, en ünlü çıplak
adam olan Michelangelo’nun ‘’DAVUT’’ (David) heykelidir. (Aslında buradaki
heykel kopyası olup aslı 400 yıl kadar meydanda sergilendikten sonra 1873
yılında ‘’Galleria dell Accademia’’da koruma altına alınmış.)
Bandinelli
tarafından yapılan Herkül ve Cacus, Ammanati’nin 16.yy’da
öğrencileriyle beraber yaptığı Neptün Çeşmesi, Medicilerin meydandaki
törenleri izlemek için yaptırdıkları Loggia della Signoria'da ailenin simgesi
aslanları, Cellini’nin kesilmiş Medusa başı tutan Perseus heykeli ve zarar
görmemesi için kopyası ile değiştirilen Giambologna’nın ‘’Sabine Kadınları’nın
Kaçırılışı’’gibi önemli eserleri görebilirsiniz. Yeri gelmişken Sabine’li
Kadınların kaçırılış öyküsünden de bahsedelim. Efendim, Romus ve Romulus
Kardeşler Roma’yı kurarlar ama şehirlerinde kadın yoktur. Romulus’un önerisiyle
şenlikler düzenlenir ve
Sabine gibi yakın şehir devletleri de davet edilir.
Şenlikler esnasında Romalı gençler, konuk gelen kızları kaçırır ve eş bulma sevinciyle
onlara iyi davranırlar. Ama bu kaçırma olayı savaşı da başlatır. Kızlar
kendilerine iyi davranan Romalıları korumak için adeta savaşın ortasına
kendilerini atarlar ve ailelerine yalvarırlar. Anlaşma sağlanır hatta Sabine
Kralı Tatius’la Romulus iktidarı paylaşır. Romalılar eşlerine saygılı
davranacaklarına söz verirler. Bugün İtalya’da eşlere ve anneye olan saygının
temelinde bu olayın yattığı söylenir.
Ayrıca rivayete göre ''Herkül'' heykelini beğenmeyen
Michelangelo’nun ‘’ben bunu ......la yaparım’’ dedikten sonra heykelin arkasında duvarda bulunan figürü yaptığıdır. ( Bu anekdotu arkadaşlarınıza bir rehber edasıyla anlatarak ''havanızı atın'' derim:))
Ünlü Davut Heykeli’nin arkasında göreceğiniz
yapı, bugün belediye binası olarak kullanılan Palazzo della Signoria 1298-1314
yılları arasında yapılmış. Günümüzdeki görünümüne 16. Yüzyıl’da Vasari tarafından
yapılan çalışmalarla kavuşmuş. Mediciler Pitti Sarayına taşınınca eski saray
anlamına gelen PALAZZO VECCHİO adını almış. Michelangelo’nun ‘’Zafer Heykeli’’
ve Dante’nin ünlü ‘’ölüm Maskesi’’ burada sergilenmekte. Adını halk
meclisinden alan Beşyüzler Salonu’nun bir duvarında Leonardo da Vinci'nin, diğer
duvarında Michelangelo’ nun eserini göreceksiniz. Tavan süslemeleri ise
Vasari’ye ait. Müze 10 Euro, çan kulesine çıkmak isterseniz +4 Euro.
Müzede Michelangelo’nun ‘’Kutsal Aile’’, Boticelli’nin
‘’Venüs’ün Doğuşu’’, Tziano’nun ‘’Urbiba Venüsü’’ ve Giatto’nun ‘’Ognisento
Madonnası’’nı görmeden geçmeyin. Giriş 18 Euro
Medici Ailesi’nin sonradan taşındıkları Pitti
Sarayı ile eski saray Vecchio arasındaki geliş- gidişlerini halka görünmeden
yapabilmeleri için Vasari’nin tasarladığı '’Vasari Koridoru’’ ( Corridoio Vasariano 1564 yılında
yapılmış, yaklaşık 1,5 km.) oldukça dikkat çekici. Geçit eski sarayın üst
katından Ufizzi’ye bağlanıp galeri boyunca ve köprünün üzerindeki dükkanların da
üstünden geçip Pitti sarayına ulaşıyor. Köprü üzerinde önceleri demirci
dükkanları ve tabakhaneler varmış. Dük I. Ferdinant kokudan rahatsız olunca
kuyumcu ve mücevherat dükkanlarına dönüşmüş. Hazır köprüye kadar gelmişken
kuyum modellerine de bir göz atın derim. 1900 yılında köprüye aynı zamanda
kuyumcu olan Cellini’nin büstü konmuş. ‘’Koku’’ filmini izlediyseniz köprüyü
hemen tanıyacaksınız. ( Bizim de üzerinde dükkanların olduğu bir köprümüz var, Bursa’daki ‘’IRGANDİ KÖPRÜSÜ’’)
PİTTİ SARAYI: Palazzo Pitti 1457 yılında
Floransa’nın zengin ailelerinden Pittiler
için yapılmaya başlansa da bu kadar büyük bir sarayı bitirmeye güçleri
yetmemiş ve Medici Ailesi’ne satılmış.
I, Cosimo’nun karısı Eleonora için
yaptırdığı ve Ammanati tarafından tasarlanan ‘’Boboli Bahçeleri de buradadır.
Bu dönemde saraya yeni bölümler eklenerek devasa bir yapıya dönüşmüş. Giriş
katında Medici’lerin kişisel eşyalarının sergilendiği Argenti (gümüş)Müzesi,
Barok ve Rönesans eserlerinin olduğu Palatine Galerisi, Modern Sanat Galerisi,
altın renkli tavan süslemeleriyle gösterişli kral dairelerinde Medici Ailesi’nin
portreleri bulunmakta. Ayrıca ailenin kullandığı porselen ve kostümlerin sergilendiği
müze bölümlerini de görebilirsiniz. Ayrı bölümler için bilet alabilmeniz
mümkünse de internet üzerinden Boboli Bahçeleri’ni de içeren kombine bilet
almak daha uygun olacaktır. Rehberli, rehbersiz, hızlı, süreli birçok seçenek
mevcut. En az 20 Euronuzu buraya ayırın derim.
Girişteki gösterişli saat ile Brunelleschi’nin
sonradan yaptığı ve freskleriyle ünlü (Kıyamet Günü) görkemli kubbe ilginizi
çekecek. 463 basamakla
çıkılan kubbe ve yan tarafta katedralden bağımsız inşa
edilen 414 basamaklı Giattonun Çan Kulesine çıkıp şehir manzarasını izlerim
diyorsanız ve dizleriniz bu kadar merdiveni çıkacak güce sahipse, kapıdaki
kuyruğa girmemek için internetten biletlerinizi alın. (Bu arada Michelangelo Meydanına
giderseniz Davut heykelinin bir kopyasını ve muhteşem Floransa manzarasını
ücretsiz olarak izleyebileceğiniz tüyosunu da buradan paylaşalım:)
Meydanda göreceğiniz diğer yapı ise sekizgen
mimarisi ile dikkat çeken ‘’San Giovanni Vaftizhanesi’’ ki Dante ve Medici
Ailesi’nin vaftiz edilişlerine tanıklık etmiş. Tavan mozaikleri ve bodrum
katında bulunan Roma kalıntıları dikkat çekici. Üzerindeki tasvirleriyle ünlü altın renkli kapısı, Michelangelo’ya göre ’'cennete açılan kapı’’dır. Giriş 10 euro.
SAN LORENZO BAZİLİKASI: 15.Yy’da Brunelleschi
tarafından tasarlanan ve Mediciler için yapılan aile kilisesidir.
Yapı tamamlanmadan mimar hayatını kaybetse de projesi titizlikle devam
ettirilmiş. Michelangelo, kilise yanına ünlü merdivenleri ve koridoruyla geçişi
sağladığı Medici Şapeli’ni yapmış. Hanedan üyelerinin lahitleri burada
bulunmakta. Ayrıca Lorenzo Kütüphanesini de inşa etmiş. Giriş 3,5 Euro.
SANTA CROCE MEYDANI: Piazza Santa Croce, adını burada
bulunan
‘’Basilika di Santa Croce’’ den alır. Galileo, Michelangelo, Dante,
Machiavelli gibi bilim ve sanat dünyasının en etkili isimlerinin mezarlarının
bulunduğu kilise 13.yy. da yapılmış. Hemen arkasında Floransa Ulusal
Kütüphanesi yer almakta. Önündeki meydanda ise 1580 yılında aristokratların
oynamaya başladıkları ve günümüz futbolunun atası sayılabilecek oyunlarla ilgili turnuva
düzenleniyor. Meydan, her yıl Haziran ayının üçüncü haftasında ilk yıllardaki gibi
kum ya da çamur ile kaplanarak oyunlara hazır hale getiriliyormuş. Şehrin farklı bölgelerini
temsilen farklı renklerde geleneksel kıyafetlerini giyen takımlar, final maçını mutlaka 24 Haziranda yapıyorlarmış. Ödül ise bedava akşam yemeği ve kazanmış olmanın
verdiği haklı gurur duygusu diyelim:) Şehirde geleneksel giysileriyle geçit
yapan bando takımı ve oyuncuları görmek, maçı izlemek eğlenceli olabilir.
Gelelim ne yiyelim sorusuna. İtalya’da nerede
yerseniz yiyin pizza, makarna ne kadar kötü olabilir ki…? Sokaklarda ellerinde pizza dilimlerini yiyerek
dolaşan çok turist göreceksiniz.
Birçok yerde et seçerken yaşadığınız sıkıntıyı
Floransa’da üzerinizden atın, zira burada dana eti çok seviliyor ve kullanımı daha yaygın. Öyleyse birkaç
adresi sizinle paylaşayım.
MERKATO CENTRALE: Burası aslında bir pazar yeri. Alt katta alışveriş yapıp üst katında ise
makul fiyatlarda yemek
yiyebilirsiniz. Bistecca alla Fiorentina T Bone Steak yada Bistecca Fiorentina (dilimlenmiş biftek) siparişini verip orta kısımdaki masalardan birine
yerleşin. Yine burada odun ateşinde pişen pizza çok lezzetli. Ayrıca ünlü
İtalyan tatlısı ''Canoly'' nin en taze ve en iyi örneklerinden birini de burada
yedik. İtalya’da en çok sevilen içkiler ‘’Proseco’’ (şampanya) ve bundan
yapılan ‘’Apperol Spirtz’’ isimli kokteyl.MERKATO CENTRALE: Burası aslında bir pazar yeri. Alt katta alışveriş yapıp üst katında ise
Merkatonun sokağındaki pazar yerinde ise deri
ve magnet gibi hediyelik eşya alışverişlerinizi daha uygun fiyatlara
yapabilirsiniz.
La Cucina del Ghianda’da yemekler 5- 8 Euro.
Yemeğinizi seçip kasada ücreti ödeyerek masanıza geçiyorsunuz. Bu sistemi
ülkemizden alan dr. Locobo mesleği bırakıp bu işe soyunmuş.
Turistik bölgenin dışında olmasına rağmen
lezzeti ve uygun fiyatlarıyla pek bir rağbet görüyor. Chianti Rosso (yöre
şarabı) ile Toskana yemeklerini bulacağınız restoran için rezervasyon
yaptırmanız iyi olur. Ayhan Sicimoğlu’da önermiş daha ne olsun değil mi ama…
Via dell'Agnalo 86 Firenze
Via dell'Agnalo 86 Firenze
Via Senese 89 Firenze
Pitti sarayı arkasındaki ''Gusto Pizza'' ve Via
Faenza 95’deki ''Trattoria Nerone'' özellikle ülkemiz ahalisi tarafından pek bir rağbet görmekte...
Piezza della Republica’da bulunan Cafe Gilli
1733 de kurulmuş. Tarihi binasıyla Floransa’nın en ünlü ve şık
pastanelerinden. Meydana bakan bir masaya yerleşin ve seçtiğiniz kahve
eşliğinde tiramisunuzun keyfini çıkarın. İtalya’nın birçok yerinde olduğu gibi
Gilli’de de barda yerseniz fiyatlar daha uygun. ''Take away'' de yapabilirsiniz.
Meydandan bahsetmişken buradaki domuz heykelinin başında yoğun bir turist topluluğu göreceksiniz. Ağzına koydukları madeni para, mazgalın içine düşüyorsa şans getirdiğine ve tekrar Floransa’yı ziyaret edeceklerine işaret ediyormuş. Biz vakit darlığı yüzünden bu kuyruğu bekleyemedik. Yoksa bir daha Floransa’yı göremeyecek miyim ;(( diye üzülmedim de değil yani...!!!
Floransa sokaklarında adımbaşı rastlayacağınız
dondurmacılardan da bahsetmeden olmaz.
VENCHİ: 1878 de Torino’da kurulan
dondurmacının birçok şehirde olduğu gibi Floransa’da da
şubesi bulunuyor.
Muhteşem dondurmaları ya da çikolataları için kuyruğa girmekten çekinmeyin.
Piazza della Signoria Via Calimaruzza 2-4
Firenze
Floransa'da Grom, Vivoli, Neri gibi birçok dondurmacıya rastlayacaksınız. Aynı şeyi dondurmacılar içinde söyleyebiliriz. Girin herhangi birine, keyfinize göre seçiminizi yapın. Floransa'da dondurma ne kadar kötü olabilir ki....!!!