ROMANTİK VE GİZEMLİ ŞEHİR VENEDİK
ROMANTİK
VE GİZEMLİ ŞEHİR VENEDİK
İtalya’nın kuzeydoğusunda, kanallar ve köprüler
ile birbirine bağlanan 118 adanın üzerine kurulmuş olan şehir, aslında Po ve
Piave nehirlerinin deltaları arasındadır. Bu bataklık bölgeye ''Venetian
Lagoon’’adı verilir. Venedik ise bu Venetian bölgesinin başkentidir.
Kanalları, köprüleri ve hatta dünyaca ünlü
maskeleri ile anılan bu mucize şehir, doğal güzelliği, mimarisi ve sanat
eserleri ile dünyanın en çok ziyaret edilen önemli turizm destinasyonlarından...
Rönesans döneminde ise pek çok sanatçıyı
ağırlayarak birçok sanat ve mimari esere ev sahipliği yapmış olan Venedik,
UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş.
Sular şehri, kanallar şehri, maskeler şehri
dendiği gibi denizin gelini de denir Venediğe... Şehrin dükü, Hz. İsa‘nın göğe
yükseliş törenlerinde diğer soylu ailelerle birlikte denize açılıp Adriyatik
Denizi’ne altın yüzük bırakırmış. Böylece şehrin denizle evliliği teyit
edilirmiş. Bu olaya da ‘’La Sensa’’ denirmiş.
Kanalların ve adaların olduğu tarihi bölge araç trafiğine kapalı.
Meydana adını veren San Marco Bazilikası, ‘’Altınlar
Kilisesi’’ olarak da bilinir.
Kilise ilk olarak 828-832 yılları arasında şehrin ve kilisenin koruyucusu Aziz Marcus adına yapılmış. Geçirdiği büyük yangından sonra yenilenmiş. Şehrin zenginliğini göstermek için 1094 yılında daha görkemli biçimde bu günkü hali yapılmış. En önemli eklemeler ise 1204 yılındaki Haçlı Seferleri ile Bizans İmparatorluğu saray ve kiliselerinden getirilen hazine, mermer, mozaik gibi eserlerle yapılmış. Altın yaldızlı Bizans mozaikleriyle kaplı kubbelerin ihtişamı dikkatinizi çekecek. Yine haçlı seferiyle getirilen bir diğer eser ise antik çağlarda yapıldığına inanılan ve hipodrom’da sergilenen ‘’TETRARK’’ın (Aziz Marcus'un atları) bronz replikaları, bazilikanın balkonundan meydanı selamlamakta. Asıl Tetrark ise ise San Marco içerisindeki müzede korumaya alınmış. 1807 yılına kadar Venedik Dükü’nün özel şapeli iken bu tarihten sonra şehir katedrali olarak kabul edilmiş. Yapı ‘’+’’şeklinde, Bizans mimari stilinde ve İstanbul’da ki kutsal Apostles Kilisesi örnek alınarak yapılmış. (4. Yy da yapılmış olan Kutsal Havariler Kilisesi, İstanbul’un fethinden sonra önce Ortodoks Patrikliğine verilse de daha sonra yerine Fatih Camisi yapılmış.)
Yüzünüzü bazilikaya döndüğünüzde en sağ
alttaki resimde, Aziz Markus’un kemiklerinin İskenderiye gümrüğünden kaçırılması
canlandırılmış. Müslüman gümrük memurları, içerisine Aziz Marcus’un
kemiklerinin saklandığı domuz sandıklarını kontrol etmemişler. Yani
anlayacağınız İncil'in dört yazarından biri olan Aziz Marcus’un mezarı da burada.
Kiliseye giriş ücretsiz olsa da uzun kuyruğu
göze almanız gerekiyor. 1,5 Euro ya hizlı giriş yapabilirsiniz.. İçerisinde ki
müzeler 2-3 Euro civarında.
AZİZ MARK’IN ÇAN KULESİ (Campanile di San
Marco): San Marco Bazilikasının çan kulesidir.
Biliyorsunuz İtalya‘da çan kuleleri, kiliseden ayrı yapılmakta. 9. yy. da yapılan kule birkaç kez yanmış ve yıkılmış. Kulenin
son hali ise 1912 yılında yapılmış. 98,5 metre yüksekliğindeki kule, tepesindeki
rüzgar gülü ile dikkat çekiyor. Burada bulunan 5 çanın; gündoğumu ve batışı, infaz
ilanı, senatonun toplanacağı, üyelerin çabuk gelmesi gibi farklı işlevi ve sesi
varmış.
Karnavalın resmi kutlama tarihi 1298 yılı olsa
da bu baharı karşılama törenlerinin temeli 1094 yıllarına dayanıyor. 1800’lü
yıllarda maske nedeniyle sınırsızlığın simgesi olarak yasaklamalara maruz kalsa
da 1979 yılından itibaren maskelerle, sınıf farkının gözetilmediği bir
demokrasi şölenine ve entellektüel birikime vurgu yapılmış. Genellikle şubat
ayı ortalarında düzenlenen karnaval, 2020 de 8-25 Şubat tarihlerinde kutlanacak. Kuleye
asansörle çıkarak kenti kuşbakışı seyredebilirsiniz. Kuleye çıkış 8 Euro.
DÜKLER SARAYI (Palazzo Ducale), Venedik Doçu’nun sarayı olmasının yanında hükümet binası ve adalet sarayı olarak da kullanılmış. Venedik Dükalığı, cumhuriyetle yönetiliyor ve yöneticisi olan dük seçimle iş başına geliyormuş.
Avlusunu üst katlara bağlayan merdivene ‘’Devler Merdiveni’’ yani ‘’Scala dei Giganti’’ deniyor. Düklerin taç giyme töreni burada yapılıyormuş. Sarayın hapishane hücreleri, ‘’sırlara yolculuk’’ adlı bir tur satın alınarak gezilebiliyor. Üst kattan alt katlara doğru, hafiften başlayarak ağır suçlulara ev sahipliği yapmış. Buradan kaçabilen tek suçlu ‘’Kazanova’’ imiş. Hapishane ile Dükler sarayını
birbirine bağlayan köprü ise ‘’AHLAR KÖPRÜSÜ’’ yani ‘’Ponte dei Sospiri’’. Hüküm giyen mahkumların, hapishaneye girmeden en son Venediği gördüğü ve derin bir ''ah'' çektiği yermiş. Dükler Sarayı gezisi 20, indirimli 13 Euro (öğrenci ve 65 yaş üstü). Hapishane gezisi içinse bir 20 Euro daha ödemeniz gerekiyor. Bu gezi de indirimli 14 Euro.
Meydanda astrolojik saati ve elinde İncil
tutan kentin simgesi kanatlı aslanı da göreceksiniz. Kitap aslanın elinde açıksa barışı, kapalıysa savaşı simgeliyormuş.
Hasır şapka, kırmızı ya da siyah çizgili
tişört giyen gondolcunun keyfi de yerindeyse, tenor edasıyla söyleyeceği
şarkılar eşliğinde bırakın kendinizi kanala, suyun sesine...!!! Nasılsa sizi
buldukları yere bırakacaklar :))
Dükler sarayına gelmeden köprü öncesinde bordo
renkli bir bina göreceksiniz. Burası Angelina Jolie ve Johnny Deep’in
oynadıkları ‘’Turist’’ filminin çekildiği Hotel Danieli...
Grand Canal’a çıktığınızda sağ tarafta
göreceğiniz kilise, ‘’Santa Maria Della Salüte’’. 1631 yılındaki büyük veba
salgınında ölen Venedikliler için, Meryem Anaya şükretmek isteyenlerce
yapılmış. 1687 yılında tamamlanan kilisenin mihrabında Bizans ikonası var.
Giriş ücretsiz. Ama Titiano’nun vebaya yakalanmadığı için hediye ettiği 12 eserinin
bulunduğu sakritsinine giriş 4 Euro.
Bir diğer görmeniz gereken ‘’Ca’t D’oro’’yani ‘’ALTIN
EV’’, 1428-1430 yılında İmparator Neron’un Roma’daki sarayından etkilenilerek
yapılmış. Büyük Kanal tarafında, Bizans dönemi arkları kullanılmış. Napolyon
tarafından işgal edildiğinde buradaki eserler, Milano’ya götürülmüş. Titian’ın
‘’Aynadaki Venüs’’ adlı resmi daha sonra geri getirilmiş. Son sahibi olan Baron
Giorgio Franchetti, müze şartı ile bağışlamış. Giriş 6 Euro.
Kızıl saçlarından dolayı ‘’Kızıl Papaz’’ olarak
adlandırılan ünlü besteci Vivaldi, 1678
yılında Venedik’te doğmuş. İlk müzik eğitimini, St. Marc Kilisesi korosunda
keman virtüözü olan babasından almış. Özellikle ‘’Dört Mevsim’’ adlı konçertosu
ile tanıdığımız Vivaldi, 1703-1709 yılları arasında ‘’Saint Mary of the Pieta’’
kilisesinin rahipliğini yapar. Kilise de özellikle Vivaldi’nin eserlerinin
çalındığı konserler düzenleniyor.
MURANO ADASI’nda cam ürünlerinin yapımını
izleyebilir binbir çeşit cam ürünlerinden satın alabilirsiniz.
BURANO ADASI’nda rengarenk evlerinin
fotoğraflarını çekebilir, dantel işlerinden satın alabilirsiniz.
Bizim bu adalara gitme fırsatımız olmadı ama
şehrin dar sokaklarında bu ürünleri satan birçok mağazayla karşılaşacaksınız.
Gelelim ne yiyelim sorusuna...
Venedik pizzalarıyla anılan bir şehir olmasa
da pizzalarını çok beğendiğimiz ‘’Farini’’yi mutlaka denemelisiniz.
Seçtiğiniz pizzaları hemen orada yiyebilir ya da paket yaptırabilirsiniz.
Adriyatik Denizi manzarası nedeniyle tercih ettiğimiz ''Ristorante Al Gabbione''de (Hotel Danieli'ye gelmeden iki bina önce) iyi bir seçenek olabilir. ''Antico Forno Venezia'', ''Pizzeria al Volo'' gibi isimler de bizim ahali tarafından rağbet görüyor. Vedat Milor ise ''Alla Testieri'' adlı restoranı önermiş.
Seçtiğiniz pizzaları hemen orada yiyebilir ya da paket yaptırabilirsiniz.
Adriyatik Denizi manzarası nedeniyle tercih ettiğimiz ''Ristorante Al Gabbione''de (Hotel Danieli'ye gelmeden iki bina önce) iyi bir seçenek olabilir. ''Antico Forno Venezia'', ''Pizzeria al Volo'' gibi isimler de bizim ahali tarafından rağbet görüyor. Vedat Milor ise ''Alla Testieri'' adlı restoranı önermiş.
Tarihi havayı teneffüs edeceğiniz ve 1700 lerden bu yana San Marco meydanında yer alan ''Caffe Florrian'', eminim sizi de memnun edecektir. Müzik eşliğinde içeceğiniz kahvenize neden bir ‘’tiramisu’’ eşlik etmesin ki... Ama müzik için ekstra 6 Euro hesaba ekleniyor.
Gelelim dondurmacılara, biz Floransa’da
‘’Venchi’’den memnun kaldığımız için Venedik’te de görünce girdik ve
dondurmalarımızı aldık. Yine ‘’Grom’’ ‘’Gelateria Ca’d’oro’’ gözümüze ilişenlerden.
Ne demiştik? ‘’İtalya’da dondurma ne kadar kötü olabilir ki’’, değilmi ama....!!!
Aklımda, damağımda kalanlar için kendime ve
sizlere yine – yeniden, gizemin ve romantizmin başkenti ‘’VENEDİK’’
di-li-yo-rum...