Ana içeriğe atla

ORGANİK EKŞİ MAYALI EKMEK

ORGANİK EKŞİ MAYALI EKMEK

Artık evlerimizde ekmek yapma becerilerimizi hayli geliştirip  cevizli, meyveli. zeytinli, sıcacık - çıtır  ekmeklerimizle gurur duyup paylaşıyoruz. Ama kilo kontrolü, kullanılan kimyasal instant mayalar, hatta genetiği bozulan buğday nedeniyle hep suçlanan ekmeğin iade-i itibarı için organik  ekmeğimin ekşimayasını da kendim üreteyim dedim. Böylece insanoğlunun yerleşik düzene geçip tarımla uğraşmaya başladığı binlerce yıllık tarihinden bu yana kullanılan ve hatta  bazı yörelerimizde ninelerinden gelen ekşi mayalarını hala kesintisiz devam ettiren Anadolu insanımıza da buradan bir selam göndermiş olalım...
Genellikle 10 gün civarında oluşan ekşimayalar, açıkçası benim gibi sabırsız biri için biraz zorlayıcı. Ama, 3 günde yaptığım  ve kolayca canlanan mayamın keyifli serüvenini sizlerle paylaşmak isterim...

EKŞİMAYA YAPIMI
1. gün, temiz bir kavanoz içerisinde 1 çay bardağı organik tam buğday unu (istediğiniz unla yapabilirsiniz), 1/2 çay bardağı ılık içme suyu temiz bir tahta kaşık ile iyice
karıştırılacak. Daha sonra streç filmle kapatılıp kürdanla 10-15 delik açılacak. Ilık ortamda bırakılacak. (Ilık ortamdan kasıt, kalorifer yanı, güneşli ortam veya az ısıtılmış fırın içi olabilir.)
2. gün, yine yarım çay bardağı ılık su ve bir çay bardağı tam buğday unu mayanın üzerine eklenip pürüzsüz oluncaya kadar karıştırılacak. Yeni bir streç kullanarak aynı şekilde kürdanla delinecek. Ilık ortamda saklamaya devam. Benim maya 2. günde hareketlenmeye başladı ama sizinki olmadıysa  hemen telaşlanmayın, ertesi gün mutlaka canlanacaktır. Unutmayın evimizde bir canlı üretiyoruz...!
3. gün kabarcıklanıp canlanan mayamızı iki kat besleyeceğiz. iki çay bardağı tam buğday ununa bir çay bardağı ılık su koyacağız. Yine temiz tahta kaşığımızla
iyice karıştırıp yeni bir streçle kapatıyoruz. Kürdanla delerek ılık ortamda 24 saat daha bekletiyoruz.
 4. gün, artan kabarcıkların kavanozu doldurduğunu görünce mayamızın artık iyice canlandığını, ekmeğimizi mayalayabileceğini anlıyoruz.
İstersek biz de bu mayamızı gelecek kuşaklara taşıyabiliriz. Ne dersiniz ...?
Temiz bir kavanoza 4-5 yemek kaşığı mayamızdan ayıralım. Üstüne bir yemek kaşığı tam buğday unu ve yarım kaşık kadar ılık suyu tahta kaşığımızı kullanarak ekleyelim ve karıştıralım. Artık kavanozun kapağını kapatıp buzdolabına kaldırabiliriz. 24 saat sonra aynı şekilde tekrar besleyelim. Bundan sonra haftada bir, 15 günde bir, hatta ayda bir besleyebiliriz. Bunu anlamanın en kolay yöntemi ise; ''kavanozu hafifçe yere vur, maya aşağı çöküyorsa besle.''

EKMEK YAPIMI

 Ekşi mayamızdan aldığımız 1 su bardağı kadarıyla, öncelikle bir ön maya hazırlayacağız.
Büyük bir cam kaseye döktüğümüz mayamıza iki su bardağı tam buğday unu, bir çay bardağından az ılık su ekleyıp yoğuruyoruz. Üzerini bir kapakla kapatıp  ılık ortamda 2-3 saat bırakyoruz. Hazırladığımız ön mayamıza 1,5 su bardağı ılık su, 3 su bardağı organik beyaz un (veya organik çavdar unu koyabiliriz) ve 1,5 tatlı kaşığı tuz ekleyerek karıştırıyoruz. Hamuru tezgaha alıp 5-6 dakika kadar iyice yoğurduktan sonra bir kaba biraz sıvı yağ sürüp ellerimizle hamurun üzerine de yaydıktan sonra kabın içerisine alarak  bir  kapakla üzerini kapatıyoruz. 1 saat daha oda ısısında bekleyip kabaran hamuru kendi etrafında 2-3 kat katlıyoruz.  Birer saat aralıkla bu işlemi 3 kez  tekrarladıktan sonra
buzdolabında sabaha kadar dinlendiriyoruz. Sabah kabaran hamuru, adaya un serpip hafifçe yoğuruyoruz ve 2 'ye bölüp üzerine temiz bir mutfak bezi örterek 20 dakika dinlendiriyoruz.

Ekmeklerimizi fırında iki  farklı  yöntemle pişirebiliriz. Döküm tencere kullanmak bence en iyi sonucu veriyor. Ekmekler sanki taş fırında pişmiş gibi oluyor ama yoksa çelik  tencere de işe yarar. Yağlı kağıdı buruşturup tencereye yerleştirin ve biraz un serpin. Hamuru un serptiğiniz tezgah üzerinde elle açıp kenarlarından küçük küçük katlayarak yuvarlak hale getirin ve açılmaması
için iyice bastırın, Üzerine un serperek tencereye yapıştırılan yeri alta gelecek şekilde  yerleştirip kapağını kapatın ve ılık yerde 2 kat kabarıncaya
kadar bırakın. Sonra kağıdıyla içinden alarak un serpin ve elinizle heryerine dağıtın. Temiz bir jilet ya da ince keskin bir bıçakla istediğiniz şekli çizin. Bu arada tencereyi kapağıyla fırına koyalım ve 230 derece ısıtalım. Isınınca ekmeği içine oturtarak kapağını kapayalım. 30 dakika pişirdikten sonra, kapağı alıp  30 dakika daha pişirelim.
Diğer yöntem ise, tepside pişirmek ki  fırına, ısıya dayanıklı bir kapta su koyalım.  Fırın ve tepsiyi 230 derecede ısıtarak, kağıt üstünde aynı şekilde unlayıp kesi yaptığımız hamuru  tepsiye yerleştirelim. Bu esnada 2 kaşık suyu  fırının alt kısmına dökelim. Yarım saat sonra suyu çıkarıp ekmeğimizi yarım saat kadar daha pişirelim.
Hem lezzeti hem de görüntüsü muhteşem ekmekleriniz, buhar yapıp ıslanmaması için bir ızgara üzerinde dinlendirildikten sonra yemeye hazır olacaklar ama, ben ''TEREYAĞLI SICAK EKMEK'' diyorum, başka da bir şey demiyorum....:))


AFİYETLER OLSUN...!!!


Bu blogdaki popüler yayınlar

Rumeli Kavağı'nda Balıkçı Kahraman

Şubat, mart aylarında soğuk sularda yağlanıp, iyice lezzetlenen kalkanlar sonunda balık tezgahlarını şenlendirdi. İstanbul’da en güzel kalkanı yiyebileceğiniz adreslerden biri, belki de birincisi Balıkçı Kahraman…Vedat Milor pirimizin dediği gibi, kalkanı bütün şekilde tandır yaparak pişiren balıkçılar için, İspanya’nın Bask bölgesine gitmenize gerek yok, Kahraman hemen yanı başınızda, Sarıyer, Rumeli Kavağı’nda… Kahraman işin mutfağında piştikten sonra1996 yılında açtığı bu yerde, kendisi gibi tüm çalışanları da Trabzonlu. Aile gelenekleriyle, dededen ve babadan öğrendiği yöntemlerle, deniz ürünlerini muhteşem pişirerek bizlerle paylaşıyor! Nisan başı bizde aile ritüelimizi gerçekleştirmek üzere Kahraman’dayız. Masaya gelen her şey çok lezzetli, soğanlı domates salatası tam da hatırladığımız gibi, yedikçe yiyesiniz geliyor. Lüks diyebileceğimiz restoranlarda yediğimiz dondurulmuş kalamarlardan sonra, burada hem tavasını, hem de ızgarasını yemek ayrı bir keyif. Yine balık

Mükellef Karaköy: Sarımsaksız Meyhane Konsepti

Mükellef Karaköy, ünlü TV şefi Arda Türkmen'in Karaköy'deki meyhane konseptli restoranı. Restoran bir otelin en üst katında konumlanmış, tahmin edebileceğiniz üzere çok güzel bir tarihi yarımada ve boğaz manzarasına sahip. Zevkli bir şekilde döşenmiş, ışıklandırma yeterli, çoğunluğu bembeyaz masa örtüleriyle kaplı masalarda oturma düzeni sıkışık da olsa rahat, ferah bir mekan. Ancak mekan ile ilgili iç mimarın hak ettiği bu övgüleri ne yazık ki aşçıya yönlendiremeyeceğim. Arda Türkmen bir şekilde meyhane mezelerini sarımsaksız yapmanın iyi bir fikir olduğuna inanmış. Yediğimiz her şeyin tadında bir eksiklik, bir ruhsuzluk var acaba nedir diye düşünürken, en önemli sebep olarak bunu saptadım. Belki karşısındakine kokma endişesiyle sosyal bir akşam yemeği deneyimlemek isteyen gruplar için iyi bir seçenek olabilir ama bana sorarsanız hem konsepti meyhane yapıp hem bu endişeyle hareket etmek oldukça saçma ve yersiz. Mekanda gerçekten mezeden çok rakı çeşidi var. Aklınıza g

İskoç Viskisi: Anlıyormuş Gibi Yapmak için Bilmeniz Gerekenler

Yakın zamanda üniversitemin mezunlar derneğinden sertifikalı viski tadım kursu konulu bir e-posta aldım. Konuya ilgi olduğunu varsayıp İskoç viskisi ile ilgili teorik değil ama 3.5 senedir Birleşik Krallık'ta Edinburgh isimli İskoç Pub'una 200m uzaklıkta yaşamanın ve Edinburgh ziyaretlerimin sonucunda edindiğim pratik bilgileri paylaşmaya karar verdim. Bu yazının sonunda ne yazık ki size sertifika vaad edemiyorum ancak anlıyormuş gibi yapmanızı sağlayacak bir takım temel bilgileri vaad ediyorum.  Single Malt İskoç viskisi genellikle tek bir malt'tan (genellikle arpa maltı) ve tek bir damıtım evinde (distillery) üretilmiştir. Harmanlanmış (blended) İskoç viskileri (Ballantine's, Bell's, Chivas Regal, Famous Grouse, Teacher's gibi) içimi daha kolay olduğu için dünyada daha popüler olsa da Single Malt'lar Scotch Whisky (İskoç viskisi whisky diye yazılır, whiskey öteki viskiler için kullanılır) denilince ilk akla gelenlerdir. Single Malt'ların rengi