Ana içeriğe atla

Fidel Küba'sı


Küba'nın efsane lideri Fidel Castro, 25 kasım 2016 da tedavi gördüğü hastanede 90 yaşında hayata gözlerini yumdu ve galiba dünyamız üzerinde de bir devir kapandı. Amacımız Küba tarihini anlatmak değil, bunu tarafsız gözle, hakkını vererek yapanlar vardır.

Küba’ya gittiğinizde üç önemli kişiyle karşılaşacaksınız: Fidel Castro, Che Guevara, Camilo Cienfuegos. Bu gruba bir kişiyi daha ilave edebiliriz: Fidel’in kardeşi Raul Castro.

Nasıl gidilir? Çok şanslısınız, Türk Hava Yolları İstanbul'dan Küba'nın başkenti Havana'ya direkt uçuyor. Belki fiyat karşılaştırması yapmak bakımından Air France ile Paris üzerinden veya KLM ile Amsterdam üzerinden Havana biletlerine bakabilirsiniz.

Devrim Meydanı’nda 1 Mayıs

Fidel Castro sonrası neler olur bilinmez ancak Fidel’li son 1 Mayıs
kutlamalarını yaşayanlardan biri olarak gördüklerimizi paylaşacağız. Komünizm ve komünizmden hazzetmeyen dünyanın uyguladığı ambargolar nedeniyle ülkede her ne kadar yoksulluk görülse de bu durum sefalet boyutunda değil. Devlet temel ihtiyaçları karşılıyor. Sıcak iklimin etkisi olsa gerek, halk güleryüzlü. İstanbul’da yazın kokudan otobüse binmek mümkün değilken burada ter kokan birine dahi rastlamadık. Müzik, dans, puro ve rom (biz yanlış biliyormuşuz burada ron deniyor) günlük yaşamın vazgeçilmezleri. Son yıllarda Amerika ile yumuşama politikaları ve turizm sayesinde, şimdilik küçük değişimler başlamış görünüyor. Fidel'den sonra değişimin hızlanacağı kuşkusuz.

1950'li yılların Amerikan arabaları, bakımsız  kolonyal tarz evlerin güzelliği, taş döşeli caddeleri ile adeta o yıllara ışınlanmış gibi oluyorsunuz.1 Mayıs’ın şölen tarzında kutlandığı belki de tek ülke olduğundan neredeyse tüm dünya, özellikle Güney Amerika ülkeleri buraya akın etmiş.

Ülkeler kendi bayraklarıyla sabah çok erken saatlerde yola çıkarak, devrim meydanında ''Jose Marti'' (İspanya sömürgeciliğine karşı bağımsızlık savaşının öncüsü olan şair ve yazarın, her yerde büstünü görmek mümkün) anıtı önünde, devlet başkanı Raul Castro tarafından selamlanarak coşkuyla geçişlerini yapıyorlar. Kübalı işciler ellerinde kova, kürek ve süpürgeleriyle ''Viva Raul'', ''Viva Cuba Libre'' sloganları atıyorlar.

Bu arada devrim meydanında Che’nin ve Camilo’nun demirden
yapılmış kocaman rölyefleri var. Küba'da hiç bir yerde Fidel Castro'nun ne bir heykeline, ne de adının verildiği kamu binası ve sokağa rastlıyorsunuz. Castro, kendisini anıtlaştırmamış. Oysa devrim arkadaşı Che’ye olan saygıyı her yerde hissediyorsunuz. Özgürlük mücadelelerinde örnek aldıkları Atatürk'ümüzün büstünü de  Havana'da görmek bizim için ayrı bir gurur kaynağı oluyor.

Ne zaman? Nerede?
Küba seyahati düşünüyorsanız  Kasım-Mayıs arası planlamalısınız, çünkü mayısın ilk haftasından sonra yağmur, fırtına ve hatta kasırga mevsimi başlıyor.

Biz, devrim öncesi renkli Küba gecelerine tanıklık eden tarihi ''Hotel Nacional'' de kaldık.

Otelin asansör göstergeleri, yapıldığı yıllardan kalma ve hala çalışıyor. Neredeyse tüm Holywood ünlüleri ve dünya liderleri de burada kalmış. Hatta bir rivayete göre ünlü mafya lideri Al Capone, bu oteli yaptırmış. Bahçesi de çok keyifli. Tavus kuşlarının arasında Karayip Denizine karşı puronuza; mojito, daiquri yada pinakoladanız eşlik edebilir. Burada Holywood' un ünlü Fast and Furious 8 filminin çekimlerini (Hızlı ve Öfkeli), Chanel'in  ''private event''ini de görme fırsatı yakaladık. Dedik ya değişim başlamış...!!!

Küba'ya gelip de ünlü Alicia kremini almak istiyorsanız, otelin giriş katındaki mağazadan alışverişinizi hemen yapın. Çünkü hem en uygun fiyat burada, hem de kısa sürede tükeniyor. Otel otel krem arayanlar kervanına katılmak istemiyorsanız bizden söylemesi.... Otobüsten fırlayıp ''burada Alicia var mı'' diye kolumuza yapışanlar oldu, şaka değil :)

Bir diğer öneri, oteldeki diş macununu kullanmanız ki floritsiz doğal diş macununu marketlerde bulursanız da alın, memnun kalacaksınız. Satın alma demişken, ülkenin 2 para birimi var. Halkın kullandığı CUP ve turistler için CUC. 1 CUC = 25 CUP'a eşit. CUC ise aşağı yukarı 1 euro değerinde. Yanınızda dolar yerine euro bulundurursanız, daha az komisyon ödersiniz. Kredi kartıyla ödeme yaparız gibi hayallere de kapılmayın.

Ayrıca yanınızda sıvı sabun, ıslak mendil, kağıt mendil mutlaka bulundurun, özellikle yolculuklarda, tuvalet ihtiyacınızda çok işinize yarayacak. Unutmadan tuvalete giderken cebinizde 1 CUC bulundurmayı ihmal etmeyin. Güneş kremi ve sinek kovucu da mutlaka yanınızda olması gerekli eşyalardan olmalı. (Trinidad'ta deniz kıyısındaki otelde, akşam üzeri sivrisinek saldırısına uğradık)

Cep telefonları ve internet konusuna gelince, iPhone’u olanlar
şanslı.. Samsung cep telefonu olanlar havaya tutup wifi ararken, Küba genelinde bu marka telefonların hiçbir yerde wifi göremediğini öğrenerek şok yaşamayın..


Şeker kamışından elde edilen ''rom'' Küba için oldukça önemli. En ünlü rom markalarından biri olan ''Bacardi'', devrim öncesi  Batista’nın en büyük destekçilerinden. Devrim sonrası ise Bacardi fabrikasına el konuluyor ve Havana Club (habana okunuyor) üretime geçiyor. Romun tarihi ve üretimi ile ilgili daha detaylı bilgi almak için, mutlaka müzesini gezin ve mojitonuzu (mohito okunuyor) artık beyaz rom ile değil, yıllanmış romlarla isteyeceğinizden emin olun:) Müze dükkanından rom alışverişinizi yapabilirsiniz.

El Capitello, devrim müzesi, Morro kalesi, ünlü yazar Ernesto Hemingway’in takıldığı ünlü barlar; ''La Bodequita del Medio'' ve ''Floridita''yı ziyaret edebilir, yıllarca konakladığı ''Ambos Mundos'' oteline göz atabilirsiniz. Geceleri nerdeyse bütün Havana halkının akın ettiği Malekon sahilinde sizde serinleyebilirsiniz. Yine devrim öncesi mafya babalarının özel masalarının olduğu ünlü ''Tropicana'’gece kulübünde renkli Karayip şovlarını izleyebilirsiniz. 

Şehrin en güzel ıstakoz menüsüyle, ünlü Kübalı sanatçı Benny Moore'un yıllarca çıktığı tarihi ''Bueno Vista Sociale Club'' da, ünlü Compay Sagundo ile  çalmış sanatçıların ritmiyle, salsa yada cha-cha dansına eşlik edebilirsiniz. Küba'lıların La Habana dediği Havana'da ara sokaklara girmekten çekinmeyin. Hem turiste çok saygılılar, hem de biz çılgın Türkler'i seviyorlar galiba...:) Yanınıza özellikle çocuklar için kalem, defter, şampuan, sabun, oyuncak, gofret gibi şeyler alıp verirseniz, onları ne kadar mutlu ettiğinizi göreceksiniz. Yerel kıyafetli Küba kadınlarıyla fotoğraf çektirmeyi, üstü açık Amerikan arabalarıyla yada ''coco'' taksilerle şehir turu yapmayı, ''Mercado De San Jose''pazarından yerel hediyelik eşya almayı unutmayın. Bunları yaparken pazarlık yapmayı ise hiç unutmayın:))
Duraklarda para gösteren insanlar görürseniz, bizim gibi şaşırmayın... Ulaşım ücretsiz ama güç olduğu için, ''ücreti mukabilinde beni gideceğim yere götürür müsün'' anlamındadır, sakın başka birşey düşünmeyin...!!!

TRİNİDAD, SANTA CLARA, VARADERO 

Küba'ya gelip görmeden dönmemeniz gereken yolculukta ise, Jose Marti'nin sözlerini yazdığı GUANTANAMERA ve HASTA SİEMPRE şarkılarına eşlik ederek, yol boyunca göreceğiniz kral palmiyelerini, köy evlerinin önündeki sallanan sandalyeleri, hörgüçlü beyaz ineklerini, tütün ve şeker kamışı tarlalarını keyifle izleyin..

Pınar Del Rio’da Küba puro fabrikasını, tütün tarlalarını ve çiftlik evini görüp puro alışverişinizi yapabilirsiniz. ''Vinales Vadisi''nde ki mağara ve Küba’nın gerçek yerlilerinin resmedildiği kayalıklar ''Mural Prehistorika'' görülecek yerler arasında. Bu arada resmedilen Küba yerlileri ile ''Avatar'' filminde canlandırılan karakterlerin benzerliği sizleri çok şaşırtacak.
UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan Cienfiegus ve Trinidat’ın,16.yy dan günümüze hiç bozulmadan gelen kolonyal yapıları sizleri çok etkileyecek. ''Canchanchara''nızı yudumlayıp, Trinidad sokaklarında keşfe çıkın, Burada refahın daha yüksek olduğunu hissedeceksiniz.

Santa Clara, Che Guevera nın efsaneleştiği kent. Burada hem Batista’nın silah yüklü trenini ele geçirdiği tren müzesi, hem de 1967 yılında Bolivya'da öldürüldükten 30 yıl sonra getirilip defnedildiği mozolesi bulunmakta.
Varedoro’da deniz kum güneşin tadını çıkarabilirsiniz. Katamaran gezisiyle mercan resiflerine dalıp, kendinizi akvaryumda yüzüyor gibi hissedebilirsiniz. Pek tercihimiz olmamakla birlikte, yunusların gösterileri herkes de hayranlık uyandıracak kadar güzel. Tek tesellimiz denizin ortasında olmaları…


Kendime birkaç yıl sonra tekrar bu güzel ülkeyi ziyaret etme sözü vererek, hayallerimin ilk sıralarında yer alan bu geziyi gerçekleştirdiğim için mutlu, ama bir o kadarda hüzünlü bir şekilde ''VİVA KÜBA'' diyerek dönüş yoluna koyulduk. Umarım bu güzel ülke ruhunu hiç kaybetmeden ve Fidel'ini unutmadan yoluna devam eder....!!!

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rumeli Kavağı'nda Balıkçı Kahraman

Şubat, mart aylarında soğuk sularda yağlanıp, iyice lezzetlenen kalkanlar sonunda balık tezgahlarını şenlendirdi. İstanbul’da en güzel kalkanı yiyebileceğiniz adreslerden biri, belki de birincisi Balıkçı Kahraman…Vedat Milor pirimizin dediği gibi, kalkanı bütün şekilde tandır yaparak pişiren balıkçılar için, İspanya’nın Bask bölgesine gitmenize gerek yok, Kahraman hemen yanı başınızda, Sarıyer, Rumeli Kavağı’nda… Kahraman işin mutfağında piştikten sonra1996 yılında açtığı bu yerde, kendisi gibi tüm çalışanları da Trabzonlu. Aile gelenekleriyle, dededen ve babadan öğrendiği yöntemlerle, deniz ürünlerini muhteşem pişirerek bizlerle paylaşıyor! Nisan başı bizde aile ritüelimizi gerçekleştirmek üzere Kahraman’dayız. Masaya gelen her şey çok lezzetli, soğanlı domates salatası tam da hatırladığımız gibi, yedikçe yiyesiniz geliyor. Lüks diyebileceğimiz restoranlarda yediğimiz dondurulmuş kalamarlardan sonra, burada hem tavasını, hem de ızgarasını yemek ayrı bir keyif. Yine balık

Mükellef Karaköy: Sarımsaksız Meyhane Konsepti

Mükellef Karaköy, ünlü TV şefi Arda Türkmen'in Karaköy'deki meyhane konseptli restoranı. Restoran bir otelin en üst katında konumlanmış, tahmin edebileceğiniz üzere çok güzel bir tarihi yarımada ve boğaz manzarasına sahip. Zevkli bir şekilde döşenmiş, ışıklandırma yeterli, çoğunluğu bembeyaz masa örtüleriyle kaplı masalarda oturma düzeni sıkışık da olsa rahat, ferah bir mekan. Ancak mekan ile ilgili iç mimarın hak ettiği bu övgüleri ne yazık ki aşçıya yönlendiremeyeceğim. Arda Türkmen bir şekilde meyhane mezelerini sarımsaksız yapmanın iyi bir fikir olduğuna inanmış. Yediğimiz her şeyin tadında bir eksiklik, bir ruhsuzluk var acaba nedir diye düşünürken, en önemli sebep olarak bunu saptadım. Belki karşısındakine kokma endişesiyle sosyal bir akşam yemeği deneyimlemek isteyen gruplar için iyi bir seçenek olabilir ama bana sorarsanız hem konsepti meyhane yapıp hem bu endişeyle hareket etmek oldukça saçma ve yersiz. Mekanda gerçekten mezeden çok rakı çeşidi var. Aklınıza g

İskoç Viskisi: Anlıyormuş Gibi Yapmak için Bilmeniz Gerekenler

Yakın zamanda üniversitemin mezunlar derneğinden sertifikalı viski tadım kursu konulu bir e-posta aldım. Konuya ilgi olduğunu varsayıp İskoç viskisi ile ilgili teorik değil ama 3.5 senedir Birleşik Krallık'ta Edinburgh isimli İskoç Pub'una 200m uzaklıkta yaşamanın ve Edinburgh ziyaretlerimin sonucunda edindiğim pratik bilgileri paylaşmaya karar verdim. Bu yazının sonunda ne yazık ki size sertifika vaad edemiyorum ancak anlıyormuş gibi yapmanızı sağlayacak bir takım temel bilgileri vaad ediyorum.  Single Malt İskoç viskisi genellikle tek bir malt'tan (genellikle arpa maltı) ve tek bir damıtım evinde (distillery) üretilmiştir. Harmanlanmış (blended) İskoç viskileri (Ballantine's, Bell's, Chivas Regal, Famous Grouse, Teacher's gibi) içimi daha kolay olduğu için dünyada daha popüler olsa da Single Malt'lar Scotch Whisky (İskoç viskisi whisky diye yazılır, whiskey öteki viskiler için kullanılır) denilince ilk akla gelenlerdir. Single Malt'ların rengi