Ana içeriğe atla

ÖLÜMSÜZ AŞKIN KENTİ: VERONA

 ÖLÜMSÜZ AŞKIN  KENTİ: VERONA

Veneto bölgesinde, Adige nehrinin ikiye böldüğü bu Ortaçağ kenti, Venedik ile Milano arasında yer alıyor ve pek tabiki UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor.
Shakespeare tarafından 15. yüzyılda kaleme alınıp ünü tüm dünyaya yayılan ölümsüz ve trajik aşkın kahramanları Romeo ve Jülyet'in doğum yeri olan şehirde 700 yıllık tarihiyle, Jülyet'in evini  göreceğimiz (Casa di Gullietta) için epeyce heyecanlıyız. Aslında, Shakespeare burada hiç yaşamamış ama Veronalı babasından duyduğu bu öyküyü kaleme almış. Evin avlusuna girerken ilk gözünüze çarpan, geçitteki yazılar olacak ama bunu ziyaret sonuna bırakın derim. Çünkü, bahçedeki Jülyet heykelinin önündeki kalabalık sırada yerinizi alsanız daha iyi olur... Benden söylemesi :))

Efendim heykel kuyruğunda sıra size gelinceye kadar ne yapacağınızı öğreniyorsunuz zaten, ama ben size buradan anlatayım ki ay ne dileyeceğim diye düşünüp durmayın...! Jülyet hanımın sağ göğsünü tutarak dileklerinizi tutuyorsunuz. Evet görüntü biraz tuhaf, ama dileğimiz olsun diye biz buna da katlanırız değil mi?:)) Resim çekecek kişiyi de ayarlamayı unutmayın. Evi gezin, unutulmaz ünlü balkon sahnesini gözünüzde canlandırmakla kalmayıp sizde yapın ve resim karesiyle ölümsüzleştirin... !
Hadi en önemli tüyoyu da vereyim,  benim için de bir dua edersiniz belki...! Gitmeden, asacağınız asma kilidinizi ( Pembe ve kırmızı renklileri makbul ve burada 5 euroya satılıyor) alın ve olmasını istediğiniz 3 dileğinizi bir kağıda yazın ki orada kağıt-kalem, kilit aramaya kalkmayın. (Ben çok zorlandım da:) Hatta yapıştırıcınız da hazır olsun. İşte o başta geçtiğiniz kapının  oradaki geçitte boş bulacağınız bir yere yapıştıracaksınız. Boş yer bulmayı da kolay zannetmeyin sakın, tavandaki boş bulduğu yere ulaşmak için arkadaşının omzuna çıkanlar var:(( 
Jülyetin mezarı ise San Francesco al Corso manastırı içinde ( La Tomba di Giulietta).

En önemli ziyaretimizi yaptıktan sonra kentin ünlü pembe Verona mermeriyle döşenmiş sokaklarını keşfetmeye çıkıyoruz. Bize günübirlik gezi yeterli geldi. Ana meydandaki (Piazza Bra) ''Arena di Verona'' ilk göze çarpan yapı olacak. Dünyanın en büyük üçüncü arenası  olan bu görkemli yapı; Pink Floyd'tan, Whitney Houston'a ev sahipliği yapmış. Bizim de dünyaca ünlü gururumuz olan ''diva Leyla Gencer'''' burada konserler vermiş. Hatta bizim ziyaretimizden birkaç gün sonra yine ülkemizin yetiştirdiği ünlü tenorlardan Murat Karahan'ın burada konser vereceğini Veronalı rehberimizden öğreniyoruz. Temmuz- Ağustos ayları Uluslararası Opera Festivali düzenleniyormuş. İzlemek isteyenler, seyahat planlamasını bu tarihlere göre ayarlayabilir.

 M.S.30 yıllarında tamamlanmış Collezyumun, sadece bir noktada  görebileceğiniz üç katlı dış duvarları yıkılmış. İki katlı orjinal iç duvarları ise günümüze ulaşmayı başarmış

Trafiğe kapalı bir meydan olan Erbe Meydanında pazarda alışveriş yapabilir, restoran ve cafelerinde oturabilirsiniz. Bu meydandaki  tarihi yapıları inceleyip hoş zaman geçirebilirsiniz.  Tabloya andıran Mazzandi Evleri ilginizi çekecek. Dante'yi yetiştiren ünlü ''Della Scala'' ailesinin gotik tarzdaki anıt mezarları da görülecek yerler arasında...  Milano'da ki  ''La Scala'' Opera Binası da bu aileye aitmiş.Yine Via Mazzini caddesinde ünlü markaların dükkanlarında alışveriş yapabilirsiniz.  Bu küçük şehrin ortaçağdan kalma sokaklarında kaybolmaktan korkmayın, nasıl olsa her şekilde collezyuma çıkmayı başarırsınız.

Titian'ın tablosunun bulunduğu Verona katedrali, 12. yy dan kalma Lamberti Kulesi (368 basamak ya da asansörle çıkılıyor ) ve Romanesk tarzda yapılmış  Basilica San Zeno Maggiore'de görmeniz gereken yapılardan. Adige Nehrinin kıyısında Roma

tiyatrosunu ziyaret edebilir, tuğla kemerli ponte Scaliagero ve San Pietro köprülerinde güzel kareler yakalayabilirsiniz.

14.yy da yine Scala ailesi tarafından yapılmış Castelvecchio kalesi ve müzesini de ziyaret edebilirsiniz. Şehirde müzeler genellikle 6 Euro civarında. Biz müzeyi gezemedik tabiki ama günübirlik gezimizle şehrin ruhunu keşfettik diyebilirim. Yine burada da yemek sorun değil, eğer bir restorana oturacak zamanınız yoksa ayak üstü pizza yiyebileceğiniz büfeler mevcut. Biz arancini de denedik.İtalyan içli köftesi ya da bizim bezelye pilav yemeğinin bir top halinde buluşması da diyebiliriz :)



Bu blogdaki popüler yayınlar

Rumeli Kavağı'nda Balıkçı Kahraman

Şubat, mart aylarında soğuk sularda yağlanıp, iyice lezzetlenen kalkanlar sonunda balık tezgahlarını şenlendirdi. İstanbul’da en güzel kalkanı yiyebileceğiniz adreslerden biri, belki de birincisi Balıkçı Kahraman…Vedat Milor pirimizin dediği gibi, kalkanı bütün şekilde tandır yaparak pişiren balıkçılar için, İspanya’nın Bask bölgesine gitmenize gerek yok, Kahraman hemen yanı başınızda, Sarıyer, Rumeli Kavağı’nda… Kahraman işin mutfağında piştikten sonra1996 yılında açtığı bu yerde, kendisi gibi tüm çalışanları da Trabzonlu. Aile gelenekleriyle, dededen ve babadan öğrendiği yöntemlerle, deniz ürünlerini muhteşem pişirerek bizlerle paylaşıyor! Nisan başı bizde aile ritüelimizi gerçekleştirmek üzere Kahraman’dayız. Masaya gelen her şey çok lezzetli, soğanlı domates salatası tam da hatırladığımız gibi, yedikçe yiyesiniz geliyor. Lüks diyebileceğimiz restoranlarda yediğimiz dondurulmuş kalamarlardan sonra, burada hem tavasını, hem de ızgarasını yemek ayrı bir keyif. Yine balık

Mükellef Karaköy: Sarımsaksız Meyhane Konsepti

Mükellef Karaköy, ünlü TV şefi Arda Türkmen'in Karaköy'deki meyhane konseptli restoranı. Restoran bir otelin en üst katında konumlanmış, tahmin edebileceğiniz üzere çok güzel bir tarihi yarımada ve boğaz manzarasına sahip. Zevkli bir şekilde döşenmiş, ışıklandırma yeterli, çoğunluğu bembeyaz masa örtüleriyle kaplı masalarda oturma düzeni sıkışık da olsa rahat, ferah bir mekan. Ancak mekan ile ilgili iç mimarın hak ettiği bu övgüleri ne yazık ki aşçıya yönlendiremeyeceğim. Arda Türkmen bir şekilde meyhane mezelerini sarımsaksız yapmanın iyi bir fikir olduğuna inanmış. Yediğimiz her şeyin tadında bir eksiklik, bir ruhsuzluk var acaba nedir diye düşünürken, en önemli sebep olarak bunu saptadım. Belki karşısındakine kokma endişesiyle sosyal bir akşam yemeği deneyimlemek isteyen gruplar için iyi bir seçenek olabilir ama bana sorarsanız hem konsepti meyhane yapıp hem bu endişeyle hareket etmek oldukça saçma ve yersiz. Mekanda gerçekten mezeden çok rakı çeşidi var. Aklınıza g

İskoç Viskisi: Anlıyormuş Gibi Yapmak için Bilmeniz Gerekenler

Yakın zamanda üniversitemin mezunlar derneğinden sertifikalı viski tadım kursu konulu bir e-posta aldım. Konuya ilgi olduğunu varsayıp İskoç viskisi ile ilgili teorik değil ama 3.5 senedir Birleşik Krallık'ta Edinburgh isimli İskoç Pub'una 200m uzaklıkta yaşamanın ve Edinburgh ziyaretlerimin sonucunda edindiğim pratik bilgileri paylaşmaya karar verdim. Bu yazının sonunda ne yazık ki size sertifika vaad edemiyorum ancak anlıyormuş gibi yapmanızı sağlayacak bir takım temel bilgileri vaad ediyorum.  Single Malt İskoç viskisi genellikle tek bir malt'tan (genellikle arpa maltı) ve tek bir damıtım evinde (distillery) üretilmiştir. Harmanlanmış (blended) İskoç viskileri (Ballantine's, Bell's, Chivas Regal, Famous Grouse, Teacher's gibi) içimi daha kolay olduğu için dünyada daha popüler olsa da Single Malt'lar Scotch Whisky (İskoç viskisi whisky diye yazılır, whiskey öteki viskiler için kullanılır) denilince ilk akla gelenlerdir. Single Malt'ların rengi